bedenlerimize düşen akşam
başlamak için yeniden
ova ve tepe birbirine karışırken
kırılır tendeki tuz ve hece
ağıza alınmaz sözlerde
utanmaz ada, bu oda
saçlarımız uzarken inatla
yakarız içimizdeki otları
aşk, kan ve balçıkla
gecenin karanlık sesinde
o lavanta uzanırken ay'a
cama düşen gölgenin izinde
tenlerimiz buğulanırken gecede
göl soğur, içindeki balığa
yeniden ve yeniden
bitirmeden tekrar ay ve gece
bende ki suret sende ki ayna
haylaz iki kedi ve dam
damarlarımızda dolaşan şarkıdan
ibaret, bir gece iki bavul ve tatil...
20 temmuz 2011, çengelköy
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder