14 Haziran 2012 Perşembe

kızlarımın bedeni, kızlarımın kararı!..

bu afiş tasarımını 1998 yılında sel yayıncılık için tasarlamıştım. kadınlarımıza yönelik her türlü taciz ve saldırılara karşı... 14 yıl önce tasarladığım afiş bu gün yine işe yarıyor. bu duruma nasıl bakmalıyız, bilemedim. sevinelim mi, üzülelim mi? 


minik bir şiir...


 











harftir yüzüne yayılan
ğ’dir.
ben ona tebessüm dedim.
o minik kıvrım
beni ve seni ele verir.
ve hüzünün lugatında
yeri yoktur onun
olsa olsa "s" derim
ki o dur, hüzüne yakışan
işaret ve tenden akan yaş.


20 kasım, 2009, çengelköy

12 Ocak 2012 Perşembe

başarılı sosyal tasarımcılar için çağrı / a call To successful social designers

Byoung Won Choi, beni Facebook’ta yer alan “Green+You: Africa Breath” grubuna eklemiş.

Bu grubun amacı Afrika Kıtası’nda yer alan ülkelerdeki sosyal problemlerin çözümüne yönelik bir duyarlılık ve farkındalık yaratmak. Byoung Won Choi’nin daha öncesinde Green+You çerçevesinde gerçekleştirdiği çevre ve Japonya depremi konulu benzer girişimleri olmuştu ve ben de bunların içerisinde bir sosyal tasarımcı olarak posterlerimle yer almıştım. Choi’yi sosyal meselelere yönelik bu türden girişim ve çabalarından ötürü kutlamak gerekir elbette. Dileğim bu türden duyarlılık içerikli oluşumların çoğalması, insanların dünyada ve çevrelerinde olup bitenlere karşı sessiz kalmaması ve sosyal problemlere yönelik çözümlerin oluşmasına katkıda bulunmaları.
Peki ama, bizim sosyal problemler karşısında ürettiğimiz iletişim tasarımları gerçekten işe yarıyor mu? Bir başka deyişle bu problemlerin yol açtığı yıkımlara maruz kalan insan başta olmak üzere tüm canlıların yaralarına gerçekten merhem olabiliyor mu? Bizim bu üretimlerimiz sosyal medyadaki paylaşımların; galerilerde, sergi mekanları ve kitaplarda bir görsel unsur olmanın ötesine geçebiliyor mu? Sosyal problemlere karşı duyarlı bir tavra sahip insanların ya da grupların dışında, bu tasarımlar başka yeni insan gruplarının, toplumların, toplum liderlerinin, devlet başkanlarının ilgisini çekmekte “başarılı” olabiliyormu?

Bir sosyal tasarımın başarı kriteri nedir?

Bu tür projeler galeriler gibi birtakım ‘seçkin’ mekanlarda sergilendiklerinde, kitap olarak basıldıklarında, sosyal medyada paylaşıldıklarında ve o üretimi gerçekleştiren tasarımcının cv’sine eklendiklerinde başarılı oluyor diyebiliriz. Ama sözkonusu sorunlara yönelik bir çözüm, toplu bir duyarlılık yaratma bağlamında, bu üretimler ne kadar yaygınlaşabiliyor, sokaktaki insanın yaşam alanına ne kadar nüfuz edebiliyor?
O zaman, Choi’nin girişimlerinin sergi ve kitap olarak sonuçlanmasını da, başta Choi ve bu girişimler için afiş üreten tasarımcılar açısından bir “başarı” olarak nitelendirebilir miyiz? Bizim yarattığımız tasarımlardan beklentilerimiz sadece bunlar mı? Mesleki olarak belli bir kariyer elde etmek mi? Gerçekleştirdiğimiz tasarımları sosyal medyada yayınladıktan sonra takipçilerimizden aldığımız woooow!, great!...tepkileri mi? Egolarımız mı?
Bu sosyal mesajlı tasarımları, diğer tasarımlarımızdan farklı kılacak olan nedir?

Süreç içinde masumiyetlerini ve üretilmelerine gerekçe oluşturan meselenin özünü yitirip egolarımıza hizmet eder duruma gelmeleri mi? Bu ve bu türden soruları çoğaltmak elbette mümkün. Benim bu tasarımları üreten tasarımcılardan beklentim de bu. Çünkü artık bu tür girişimlere ve üretimlere inancım gitgide zayıflamaya başlıyor. Bu tür girişimler nasıl farklı bir boyuta taşınır sorusu bana daha anlamlı geliyor. Bu noktada da amaç artık, var olan durumu sorgulamak, soruları olabilecek en uçlara çekmekten kaçınmamak ve çıkarttığımız sonuçlara göre yeni bir yol kurgulamaktan geçiyor. Tüm canlı varlıkların yaşam koşullarının iyileştirmesine yönelik bir duyarlılık geliştirebilmek için, üretimlerimizin mutlak surette çoğaltılması ve hayatımızın her alanında karşılaştığımız ürünlerin üzerlerinde yer almasını sağlamamız gerekiyor. Ama bunu nasıl yapacağız ve nasıl başaracağız? Bu bağlamda yeni bir yol yaratmak, düşüncelerimizi paylaşmak ve tartışmaktan geçiyor. Aksi taktirde bu üretimler , sadece bir seyirlik nesne olarak portfolyolarımızda, facebook’daki duvarlarımızda, bloglarımız ve websitelerimizde kalmaya mahkumlar.



Byoung Won Choi seems to have added me to the “Green+You: Africa Breath” group on Facebook.

This group aims to raise awareness about the social problems in African countries. Previously, Byoung Won Chou, within the framework of Green+You undertook similar endeavours for environmental causes and for the earthquake in Japan, to which I also participated with my own posters. One should congratulate Choi for his concern and efforts upon these issues. My wish is that such movements increase in number and that people raising their voices against global problems and participate in their solutions.

However, do our designs really work in the face of the social problems? In other words, can we provide a cure for the destruction caused by these issues? Can they transcend beyond being a visual element to be shared in social networks, exhibited in galleries and published in books? Are they “successful” in drawing the attention of not only the concerned groups but of those others like other communities or world leaders?

What are the criteria of successful social design?

It can be said that such projects succeed when they’re exhibited in rather ‘elitist’ galleries or when they’re published in books and when they are added to the résumé of their designer. However, how does a solution to such problems proselytize and affect the life of an individual? In this case, can we deem the exposure or publication of such work, such as endeavours undertaken by Choi and by other contributing designers as “success”? Is this all that we expect from our work? A certain career breakthrough? Cries of amazement from fans on the social media? Our egos?

What distinguishes these socially conscious designs from our other work? Is it their eroding innocence and the fact that they lose their initial cause of being and therefore serve our egos? It is possible to multiple these questions, which is what I expect from designers who produce such works. My faith in such initiatives and works is constantly diminishing. It seems more relevant to ask how these initiatives can be carried to a further level. At this point, the objective is to question the current situation and to draw a new path without hesitation of forcing our inquiries to the extremes. In order to develop a sensibility that improves the conditions of all living beings, it is imperative that we increase our production and that what we produce must be upon the products that we encounter in every stage of our lives. But how will we achieve this? In this context, the creation of a new path lies within sharing and discussion of our ideas. Otherwise, our work is destined to remain confined in our portfolios on our Facebook walls and on our websites and blogs as an eye candy.

9 Ocak 2012 Pazartesi

temmuz şiiri



bedenlerimize düşen akşam

başlamak için yeniden

ova ve tepe birbirine karışırken

kırılır tendeki tuz ve hece

ağıza alınmaz sözlerde


utanmaz ada, bu oda

saçlarımız uzarken inatla

yakarız içimizdeki otları

aşk, kan ve balçıkla

gecenin karanlık sesinde


o lavanta uzanırken ay'a

cama düşen gölgenin izinde

tenlerimiz buğulanırken gecede

göl soğur, içindeki balığa

yeniden ve yeniden


bitirmeden tekrar ay ve gece

bende ki suret sende ki ayna

haylaz iki kedi ve dam

damarlarımızda dolaşan şarkıdan

ibaret, bir gece iki bavul ve tatil...


20 temmuz 2011, çengelköy

4 Ocak 2012 Çarşamba

3 Ocak 2012 Salı

mutlu yıllar | happy new year!


‎2012'de sizi seçmesi dileğiyle... Mutlu Yıllar!...
In hopes that it chooses you in 2012... Happy New Year!..